AKP’nin ilk yıllarında, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yakınında bulunan ve metinlerini yazan eski milletvekili Aydın Ünal, Yeni Şafak’taki köşesinde, partinin geleceği ve geçmişiyle ilgili tartışmalara dahil oldu.
Ünal, “AK Parti: Öze dönüş mümkün mü?” başlıklı yazısında, AKP iktidarının ilk 10 yılının toplumun geneli ve partililer tarafından daha başarılı bulunduğunu kaydetti.
“NİCE TERTEMİZ İNSAN GÜÇ İLE İMTİHANI KAYBETTİ…”
Bir dönem AKP’ye yönelik eleştirileriyle gündeme gelen Ünal, partinin yaşadığı dönüşümle ilgili şunları kaydetti:
“Şahsen, ‘yola çıkılan arkadaşların yolda bulunanlara değişildiği’ kanaatinde değilim. Bir miktar olduğuna şüphe yok ama bunun ana omurgayı değiştirdiğini söylemek haksızlık olur. Yine de dağdan gelenlerin bağdakiler üzerine etki ettiğini, değişime neden olduğunu söylemek mümkün.
Kusuru sadece ‘dağdan gelenlere’ de bulmayalım. AK Parti’nin ilk kadrolarının, artan güç ile birlikte ağır bir sınava tabi tutulduklarını, kimilerinin de bu sınavı kaybettiğini görmek zorundayız. Para, makam, şöhret kimilerini değiştirdi. Nice tertemiz insan güç ile imtihanı kaybetti ve bunların içerde kalmaya devam etmesi de kısmi bir çürümeye neden oldu.”
“EDEBİYAT DAHİ İKTİDARA YAKIN BÜYÜK SERMAYEYE SIRTINI DAYADI”
“Bugün AK Parti denetim ve eleştirinin eksikliğini de hissediyor” diyen Aydın Ünal, “Ortada bir muhalefet yok. Muhalif medyanın hali içler acısı. Muhalif vekiller TBMM’ye uğramıyor. İçerden eleştiri mekanizması da maalesef kırılmış durumda. Edebiyat dahi iktidara yakın büyük sermayeye sırtını dayadı” ifadelerini kullandı.
“SEÇMENİN VERDİĞİ MESAJIN GEREĞİ YAPILIYOR”
İlk yıllara dönüşün her zaman mümkün olduğunu söyleyen Aydın Ünal, “Seçmenin verdiği mesaj AK Parti’de alındı ve gereği yapılıyor: Milletvekili listelerinde, Bakanlar Kurulu’nda, bürokrasi atamalarında bunun emarelerini gördük. Şimdi Büyük Kongre’de ve ardından yerel seçimlerde de bu mesajın gereği yerine getirilecektir” dedi.
“İKTİDAR NİMETLERİNİ ELİNİN TERSİYLE İTENLER ÇOĞALDIĞINDA…”
Aydın Ünal yazısını şöyle noktaladı:
“AK Parti 21 yıldır iktidarda kalabildiğine ve bugün hâlâ birinci parti olabildiğine göre değişim konusunda öyle ya da böyle üzerine düşeni yapıyor. Eksik var mı? Var. Eğilim olumsuz yönde mi? Oylara bakınca evet. Burada artık faturayı partiye çıkarmaktan ziyade kendimize bakmak zorundayız. Bir lider tek başına hem Türkiye’yi hem de AK Parti’yi ayakta, canlı ve dinamik tutuyor. Fazlasını istiyorsak, tıpkı lider gibi cesur olmak, yanlışa yanlış demek zorundayız.
Özlemle andığımız AK Parti’nin ilk dönemlerinde vesayet ve baskının yanında içerden eleştiri kültürü ve özgürlüğü vardı. Belki de kilit burada. Yapıcı eleştirinin önü açıldığında ya da iktidar nimetlerini elinin tersiyle itenler çoğaldığında, öze dönüş bir adım önümüzde olacaktır.”